31 Ekim 2009 Cumartesi

sınav geliyorum demez

bugün ilk kez odamda vakit geçiriyorum.tekrar ve yine hastayım,iyileşmemin üstünden bir gün bile geçmeden.semih'e gitmeye hazırlanıp fırtınadan dolayı gidemeden.romanıma kaldığım yerden ilk kez devam etmeye kalkıp binbir türlü sebepten edemeden.ve son olarak semih'e aldığım deftere bu evde hiçbir şey yazamadan.
hazır sınav takvimi de açıklanmışken ders çalışmak yerine yaptığım teşebbüsleri kınıyorum.hem biyolojik olanları hem psikolojik olanları.bu kınamanın haklılığını oylamak için bkz:
( http://hukuk.marmara.edu.tr/dosya/kasım2009arasınavlar.pdf )


28 Ekim 2009 Çarşamba

domuz gribinden hallice

insan neden hızlıca hasta olduğu gibi hızlıca iyileşemez?gerçi dünden beri çok gelişme kaydetti vücudum.hayır bir an önce iyileşemezsem psikolojik olarak domuz gribi olacağım diye korkuyorum.ki kendimde öyle bir performans görüyorum.öss zamanında rehberlik derslerinde anlatılan o klasik hikayenin kahramanı ben olabilirdim gayet.hani şu soğuk hava deposunda kapalı kalan,aslında depo çalışmadığı halde soğuktan donarak ölen kahraman.zaten o motivasyon asla iyi bir şey için sağlanamaz.bir nlp pratisyeni olarak söylediklerimi hiç tasvip etmesem de en iyi motivasyon korku anıdır diyorum.
dün gökçe akşam 6ya kadar uyanmayınca haliyle merak ettim.geçen gün yine böyle bir zamanda odasına sinsice girip onu tam uyandıracakken o uykusundan aniden uyanıp benden korktuğu için uyandırma faslını erteleyip durdum.en sonunda kafamda gökçenin başına gelebilecekler adlı korku filmini izleyip korkuyla onu uyandırdığım zaman motivasyonum gerçekten tamdı.
her neyse ocakta barbunya pilaki var.halis muhlis el emeği göz nuru tavuk çorbası (bkz. hasta çorbası) da cabası.bir tek elinde ekmekle işten eve gelen koca eksik.
misafir beklemekteyiz, ilgilenenlere duyurulur.

26 Ekim 2009 Pazartesi

safça soruyorum


ben saatimi geriye almayı unutmuşum.onun yerine zamanı geriye alsam olur mu?

yeni doğana sevgiler

güzeldi be.sigara dumanına rağmen hem de.damaklığıma sinmiş sigaranın acı tadı.fırçala fırçala geçmiyor.içmiş gibi oldu ama içmeyip ancak bu kadar içilebilir bir sigara işte.
ne çok konuşuldu, ülke de kurtarıldı, behlül de konuşuldu,okan bayülgen de kınandı inci'nin tüm karşı çıkmalarına rağmen.
tabi ahmet de susup gezindi etrafta.arada gelip gidip o ölsün bu ölsün falan dese de.duygu her zamanki gibi hem başka milyon şeyle ilgilenip hem konuşulanları dinledi, hem sordu.berkay susup susup gülümsedi arada onay verdi nadiren karşı çıktı.deniz'in de çene ekleminde problem varmış.aynı problemi ilk kez başkasıyla paylaşıyorum.'sende de şöyle oluyor mu' gibi sorulara yol açıyor.her neyse...semih de konuştu,tartıştı,ayakları üşüdü.ben ısıttım.
ama yine ahmetle inciye doyamadan döndüm.bir de hasta olup.burun çekiyorum, boğazım yanıyor,biraz da halsizlik.ama şimdilik domuz gribinden şüphelenmiyorum.olsa olsa benim başıma gelir diye düşünsem de..
son olarak ağlamaklı değildim be aylinim.niye bilmiyorum ama değildim.ahmet doğdu ne de olsa.gerçi ben mutlu zamanlarda daha çok ağlamaklı olurum.
her neyse aslında sen yanılmadın aylinim ben değiştim belki de.gelmek zor şeydir bir de.dert etme.

20 Ekim 2009 Salı

Misafir beklemekteyim...

Aradan uzun zaman geçti, zamanın içinden ben de geçtim haliyle.
Şimdi de yeni evimin mutfak masasında yazıyorum bunları en nihayetinde.
Sırası mı şu an, hiç de içimden yazmak geçmezken...dün aylinle konuşmamın etkisi belki de.
Ama tarif edebilirim evimi.amerikan mutfağımızı, kullanamadığımız şöminemizi, spot ışıklarımızı ve tüm bunlara rağmen madden değil manen bir türlü ısınamayan buz gibi odamı...
Anlatılamayan bir huzur ve beraberinde bir korku taşımaktayım.Hem zaten güzel bir duygunun yanına güzel gider korku.Bir tutam tarçın ya da kekik gibi.İkisinin de kekremsi bir tadı var kulvarları farklı olsa da.
Ocakta pişen yemekler ve tatlılar olumlu sinyaller vermekteyken bu akşamlık bu kadar.
Dostlara selamlar...